Üye Girişi

Bir hesabınız mı var? Giriş Yap

Bir hesabınız mı var? Giriş Yap

Kişisel verileriniz, Kvkk Metni kapsamında işlenmektedir. “Kayıt Ol” butonuna basarak Üyelik Sözleşmesi’ni okuduğunuzu ve kabul ettiğinizi onaylıyorsunuz.

Mersin'de Gezilecek Yerler Listesi - En Güzel 15 Yer Önerisi!

Mersin'de Gezilecek Yerler Listesi - En Güzel 15 Yer Önerisi!

Mersin Akdeniz Bölgesi’nin en güzel şehirlerinden biridir. Tatilinizde tarihi zenginlik ve doğal güzellik yanında deniz, güneş, kum üçlüsü de olsun derseniz Mersin tam size göre bir şehirdir. Akdeniz’in güzelliklerinin bu şehre ne kadar cömert davrandığını görünce şaşıracaksınız. Tatilinizde her türlü bütçeye ve zevke uygun Mersin Otelleri hizmet kalitelerini de deneyimleyebilirsiniz. İşte zaman kaybetmeden Mersin’i keşfetmeniz için derlediğimiz en güzel 15 yer önerisi: 

Cennet Cehennem Çökükleri

Mersin’in en ilginç gezilecek yerlerinden biridir. Silifke ilçe merkezine 25 kilometre uzaklıktadır. Tamamen doğal yollardan meydana gelen bu doğa harikası çukurlar, Cennet Cehennem Çökükleri ya da Obrukları adıyla anılır. Cehennem Çöküğü, yeraltı sularının oluşturduğu mağaraların aşınmaya karşı direnç göstermeyen karstik kayalardan oluşan tavanlarının çökmesi sonucu oluşmuştur. Cehennem Çöküğü’nün altından, Cennet Çöküğü altına doğru giden bir yeraltı akarsuyu bulunuyor. Cehennem Çöküğü’nün çapları 50 ve 75 metre, derinliği ise 128 metredir. Cennet Çöküğü’ne oranla dar ve dik olması nedeniyle aşağıya inmek mümkün değildir. Böylesi ilginç bir doğa harikasının elbette bir efsanesi de bulunuyor. Rivayete göre Zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha Typhon’u bir kavgada yener ve onu Etna Yanardağı’nın altına sonsuza dek kapatmadan önce Cehennem Çöküğü’nde hapseder. 
Elips biçimindeki Cennet Çöküğü 250 ve 110 metre çapında, derinliği ise 70 metredir. Çökük tabanının güney tarafında 200 metre uzunluğunda bir mağara yer alır. 450 basamakla tabana inilen mağaranın giriş kısmında Meryem Ana Kilisesi bulunuyor. Giriş kapısında bulunan kitabede, V. yüzyılda Aziz Paulus’un Meryem Ana adına kiliseyi yaptırdığı yazıyor. Cennet Çöküğü’nün güney ucunda bulunan Zeus Tapınağı ise ilk evresi Hellenistik Dönem’de yapılmış Dor düzeninde, sütunlarla çevrili olmayan bir tapınak şeklindedir.  Hristiyanlık döneminde kiliseye çevrilmiştir. Kuzey duvarına Hellenistik ve Roma Dönemleri’nde görev yapmış 130 din adamının adları kazınmıştır. 

Kızkalesi

Şehir merkezine 60 kilometre mesafede bulunan Kızkale’si Mersin’in simgesidir. Kıyıdan 200 metre ileride, bir adacık üzerinde yükselen kale hayranlık uyandıracak bir güzelliğe sahiptir. Ünlü tarihçi Herodotos’un yerleşim yeri olan Kızkalesi, I. Leon tarafından inşa edilmiş. Kalenin yapılış tarihi M.Ö. 4. yüzyıla kadar gidiyor. Hikayelere konu olan Kızkalesi, mükemmel tarihi ve güzelliği ile görenleri kendine hayran bırakır.  Bir dönem korsanlar tarafından barınak olarak kullanılan kale, Roma, Kıbrıs Krallığı, Bizans, Selçuklular, Ermeniler, Karamanoğulları, Fransızlar, Osmanlılar gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Kızkale’sinin İstanbul’da ki Kız Kulesi ile birebir aynı sayılacak bir efsanesi bulunuyor. Buna göre kral, bir kahinden çok sevdiği kızının yılan tarafından sokulup öleceğini öğrenir. Prensesi  korumak için kıyıya yakın bir adacık üzerine kaleyi yaptırır ve kızını oraya gönderir. Bir süre sonra prensesin canı üzüm ister, kral çok sevdiği kızı için sarayda hazırlattığı üzümü bir sepet içinde kaleye gönderir. Ancak sepetin içinde bir yılan vardır ve kehanet gerçekleşir, yılan prensesi öldürür. 
Kızkalesi’nde 192 metre uzunluğundaki mazgal delikleri açılmış surlar üzerinde üçgen, dörtgen ve yuvarlak biçiminde 8 adet burç bulunmaktadır.  Kalenin batı yönünde bulunan bir galeri ile denize açılan bir kapı yer alır. Mersin’in mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biri olan Kızkalesi’nin muhteşem manzarasına hayran kalacaksınız. 

Yumuktepe Höyüğü

Geçmişi M.Ö. 7 binli yıllara dayanan Yumuktepe Höyüğü şehir merkezine 1 kilometre mesafededir. İlk kez 1936 yılında keşfedilmiştir. Yumuktepe Höyüğü’nde o yıllarda 33 tabakalı yerleşim bulunmuştur.  Dünyada tarımın yapıldığı ilk bölgelerden biridir. Yapılan çalışmalar sonucu Akdeniz’de zeytinin ve incirin anavatanının bu bölge olduğu anlaşılmıştır. Hayvancılık yapılan bölgede koyun, keçi, domuz ve sığır beslenmiştir.  Cilalı Taş devrine ait tabakada dünya tarihinde ilk kez kaleye benzer bir yapının kalıntılarına ulaşılmıştır. Kalkolitik dönemde kentin çevresinin surlarla çevrildiği, Hitit’ler döneminde güçlü duvarların yapıldığı ve bu duvarların M.Ö. 1200 yıllarına kadar kenti koruduğu belirlenmiştir. Bu dönemde çıkan büyük bir yangın kentin sonunu getirmiştir. Anadolu geçmişini aydınlatan en önemli kazı bölgelerinden biri olan Yumuktepe Höyüğü, Mersin gezi rehberinin önemli duraklarından biridir.  

Soli Pompeipolis Antik Kenti

M.Ö. 700 yıllarında Rodos Adası’ndan gelen Dorlar tarafından kurulan kente güneş anlamına gelen Soli adı verilmiştir. Antik çağda Kıbrıs ve Mısır’a yapılan ticaretle zenginleşen kent, Seleukos yönetiminin zayıflaması ile Armenia Kralı Tigranes tarafından yağmalanır.  Romalı komutan Pompeius, zor durumdaki kenttin yağmalanmasına son vermek amacıyla M.Ö. 67’de af dileyen korsanları bölgeye yerleştirir. Bu arada kenti onarır ve yeni reformlar ilan eder. Bu tarihten itibaren kent Pompeipolis adını alır.  Soli Pompeipolis Antik Kenti’ne daha sonrasında Persler, Yunanlılar, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar egemen olmuştur. 526 yılında gerçekleşen Büyük Antakya depreminde ağır hasar gören kent, 7. yüzyılda da Arap saldırılarıyla karşı karşıya kalır. Soli Pompeipolis Antik Kenti’nde sütunlu cadde, Soli Höyüğü ve antik liman ayakta kalabilmiştir. Sütunlu caddede bazıları figür başlıklı 33 sütun vardır. 22 metre yüksekliğinde ve 300 metre çapındaki Soli Höyüğü’nde Erken Demir ve Roma dönemlerine ait keramik parçaları bulunmuştur. Kentte bulunan en ilginç kalıntı antik limana aittir. Limanda birbirinden 200 metre uzaklıktaki iki dalgakıranın bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır.   Soli Pompeipolis Antik Kenti, Mersin gezilecek yer listesinin ilk sıralarında yer alır.  

Aynalıgöl Mağarası

Mersin Aydıncık ilçesinde bulunan Aynalıgöl Mağarası gerçek bir doğa harikasıdır. 2000 yılında hayvanlarını otlatan çobanın, bir kirpiyi takip etmesiyle keşfedilmiştir.  Mersin görülmesi gereken yerler arasında bulunan mağaranın görsel ihtişamı hayranlık uyandırıyor.  Toplam uzunluğu 555 metre olan Aynalıgöl Mağarası denizden 45 metre yükseklikte bulunuyor. Mağarada dev boyutlara ulaşan damla taşlar, ana galeriyi çok sayıda bölümlere ayırıyor.  Mağarada yaklaşık 46 metre derinliğinde bir göl ve bu gölün kenarında yer alan sarkıt, dikit, sütun, duvar, perde damlataşları ve mağara iğneleri gibi yapılar yer alıyor. Aynalıgöl Mağarası dördüncü zaman başındaki son iklim değişikliğiyle buzul sonrası döneme geçişte oluşmuştur. Mağaradaki sarkıt ve dikitlerin bir bölümü sular altında kaldığı için atmosferik değişimlerden etkilenmeden günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Aynalıgöl Mağarası buzul dönemine ilişkin bütün hidrolojik ve atmosferik verileri içerisinde saklı tutar. Bu özelliği ile bilimsel çevrelerde son iklim değişikliğine ilişkin Doğu Akdeniz'de ki tek kayıt noktası olarak kabul ediliyor. Bu eşsiz özellikleri yanında mağara aynı zamanda Akdeniz Foklarının yaşam alanı olması nedeniyle de çok ilgi çekiyor.  

Yerköprü Şelalesi

Muhteşem manzaraların bulunduğu kanyonu, doğanın yarattığı olağanüstü bitki örtüsü ve turkuazın en güzel tonuna sahip suları ile Yerköprü Şelalesi gerçek bir cenneti hatırlatıyor.  Mersin gezilecek yerler arasında doğal güzelliği ile büyüleyen şelale, Mut ilçesine yaklaşık 33 kilometre mesafededir. Yerköprü Şelalesi, Göksu Nehri’ni besleyen Ermenek Çayı’nın toprağı uzun yıllar süren aşındırmasıyla oluşmuş.  Yaklaşık 30 metre yükseklikten akan şelaleye 300 metre uzunluğunda, 15 metre derinliğindeki turkuaz renkli göl eşlik ediyor. Şelalenin döküldüğü alanda bir de mağara yer alıyor. Çevresinde zengin bir bitki örtüsü bulunan Yerköprü Şelalesi, 2011 yılında Tabiat Anıtı olarak tescillenmiş. Şelalenin doyumsuz manzarasını izlemek için iki adet seyir terasını kullanabilirsiniz. Özellikle fotoğraf tutkunlarının çok tercih ettiği bir yer olan şelale, aynı zamanda trekking, dağ bisikleti gibi doğa sporlarına da olanak sağlıyor. 

Mamure Kalesi

Mersin’in Anamur ilçesinde bulunan Mamure Kalesi, masmavi deniz manzarası ve etkileyici mimarisi ile yüzyıllara meydan okuyan güzelliktedir. 23 bin 500 metrekarelik alanı ile Türkiye’nin en büyük kalelerinden biridir. 3 ya da 4 yüzyılda Romalılar tarafından Akdeniz ticaretini kontrol etmek amacıyla inşa edilen kale iç kale, dış kale ve iç avlu olmak üzere 3 bölümden oluşuyor. Büyük kesme taşlardan yapılan Mamure Kalesi 39 kulesi, burçları, su sarnıçları, camisi, hamamı ve kalenin etrafında 10 metre genişliğindeki hendekleri ile Mersin’in mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biridir. Tarihi boyunca Romalılar, Bizanslılar, Karamanoğulları, Selçuklular ve Osmanlılar olmak üzere çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Karamanoğlu Mahmut Bey 14. yüzyılda kaleyi Hristiyanlardan geri almış. Onardıktan sonra kalenin adını Mamure koymuştur. Kalede yüzyıllardır ibadete açık olan tek minareli camiyi Mahmut Bey yaptırmıştır. Mamure Kalesi 1469 yılında Osmanlı egemenliğine girmiş ve uzun yıllar İmparatorluğun önemli kalelerinden biri olmuştur.

Anemurium Antik Kenti

Anemurium Antik Kenti Mersin’in Anamur ilçesine 6 kilometre mesafededir. İlk yerleşimin ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, M.Ö. 4. yüzyılda kurulduğu tahmin ediliyor. 1. yüzyılda Kral IV. Antiokhos’un sikkeleri basılan Anemurium Antik Kenti, Commagene Krallığı’nın yanında tarih boyunca Sasaniler, İsaurialılar,  Araplar, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlı gibi çok sayıda medeniyeti barındırmıştır. Toplam 1,5 kilometre uzunluğundaki zikzaklı sur duvarları, bölgenin mavi kireç taşı ile gözetleme kuleleri ise beyaz taş ile inşa edilmiştir. ‘Rüzgarlı burun’ anlamını taşıyan Anemurium yukarı ve aşağı kent olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Geniş bir alana yayılan antik kentin M.S. 2. yüzyılda yapılmış 900 kişilik tiyatrosu günümüze kadar ulaşmıştır.  Tiyatronun batısında yer alan halk hamamı iki katlıdır. İçinde üç ısınma holü, iki yüzme havuzu, yatay künk su dağıtım sistemi ve az miktarda geometrik desenli taban mozaiği bulunur. Anemurium Antik Kenti’nin ikinci hamamı Nekropol’dür. Üç sahandan oluşan Nekropol Hamamı’nın tabanındaki mozaikler çok iyi korunmuştur. Antik kentte ayrıca 350 adet tek veya iki odalı mezar, doğu-batı yönünde iki sıra halinde su kemerleri ve erken Hıristiyanlık dönemine ait kilise kalıntıları bulunmaktadır. Kentte ortaya çıkarılan mozaikler Anamur Müzesi‘nde sergileniyor.

Yedi Uyurlar (Eshab-ı Kehf) Mağarası 

Mersin’in ilçesi Tarsus’un 12 kilometre kuzeyinde yer alan ve birçok inançta yeri olan ‘Yedi Uyurlar’ın Anadolu’daki önemli merkezlerinden biridir. Anadolu’da ‘Eshab-ı Kehf Mağarası’ olarak bilinen mağara, Müslüman ve Hristiyanlarca kutsal kabul edilir. Farklı inanışlarda 33 ülkede yaşandığı rivayet edilen Yedi Uyurlar'da tek tanrıya inandıkları için eziyet edilen 7 gencin hikayesi işlenir. Tek tanrılı dini seçen Yemliha, Mekseline, Mislina, Mernuş, Sazenuş, Debrenuş ve Kefeştetayuş adındaki yedi genç, Rum hükümdar Dakyanus tarafından putperesliğe dönmedikleri için ölümle tehdit edilir.  7 genç, köpekleri Kıtmir ile birlikte hükümdarın zulmünden kurtulmak için bir mağaraya kaçarlar. Allah tarafından 300 yıl süre uyutulurlar. İlk uyanan, yiyecek almak için gittiği kentte elinde bulunan eski para yüzünden yakalanır. Yakalandığında 7 arkadaşıyla birlikte 300 yıldır bir mağarada kaldığını söyler ve kentlileri inandırmak için mağaraya götürür. Ancak mağarada arkadaşları yerine yedi yavru kuşun tünediği bir yuva bulurlar. O olaydan sonra mağara ‘Yedi Uyurlar Mağarası’ olarak adlandırılır.  15 basamakla inilen mağara 300 metrekare büyüklüğünde ve 10 metre yüksekliğindedir. İçinde 3 tüneli bulunan mağaranın yanında Osmanlı Padişahı Abdulaziz tarafından 1873 yılında yaptırılan bir mescit bulunmaktadır. Her yıl yerli yabancı çok sayıda ziyaretçinin adresi olan Yedi Uyurlar Mağarası, Mersin görülmesi gereken yerler listesindedir. 

Adam Kayaları

Mersin’in yüzyıllardır gizemini koruyan, en ilginç uğrak noktasıdır. Mersin’in mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biri olan Adam Kayaları hala ziyaretçilerini şaşkınlığa uğratıyor. Kim tarafından ve ne amaçla yapıldığı yüzyıllardır esrarını korusa da Adam Kayaları’nın tarihinin M.Ö.  2. yüzyıla dayandığı düşünülüyor. Erdemli'ye 30, Mersin’e ise 66 kilometre uzaklıktadır. Görenlerin hayret ve hayranlıkla izlediği Adam Kayaları on bir erkek, dört kadın, iki çocuk,  bir dağ keçisi ve bir Roma kartalının kayaların içine oyularak yapılmış kabartmalarından oluşuyor. Kabartmalar 9 çerçeve içine yapılmış. Yapıldıkları kayaların ve tarzlarının farklı özellikte olması Adam Kayaları’nın 250 yıl içerisinde şekillendiğini gösteriyor. Kabartmaların bulunduğu yerde çeşitli yazılar da yer alıyor. Araştırmalar bu yazılarda ölen rahiplerin isimlerinin kazındığını gösteriyor. Yüzyıllar boyu özellikle doğanın yıkıcı etkisi altında kalmış olsalar da, Adam Kayaları Mersin’in ziyareti önerilen en etkileyici bölgelerinden biridir. 

Cambazlı Kilisesi 

Cambazlı Kilisesi Mersin’in Silifke ilçesinde Cambazlı Köyü’ndedir. Uzuncaburç ile Kızkalesi arasındaki döşeme antik bir yolla bağlantısı olan Cambazlı’nın; Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine kadar uzanan zengin bir tarihi kültürü olduğu anlaşılmaktadır. Cambazlı’da mutlaka görülmesi gereken kaya mezarları, anıt mezarlar, sarnıç gibi birçok tarihi yapı vardır. Bunların arasında bulunan Erken Bizans dönemine ait M.S. 5. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen Cambazlı Kilisesi oldukça iyi korunarak günümüze ulaşmıştır. Çatısı tamamen yıkılmış, üç nefli (koridor) kilisenin neflerini ayıran sütunlardan bazıları hala ayakta ve yapının içinde yer almaktadır.  Çok iyi taş işçiliğine sahip olan kilisenin avlusunda bir sarnıç vardır. İki katlı Cambazlı Kilisesi çok etkileyici bir mimariye sahiptir. Cambazlı’da çok sayıda kaya mezarı bölgeye dağılmış durumdadır. İki parça halinde birbirine paralel devam eden sur duvarlarını görmeden Mersin’den dönmeyin.

Uzuncaburç Antik Kenti

Mersin’in tarihi güzelliklerinden Uzuncaburç Antik Kenti, Silifke ilçesine 30 kilometre uzaklıkta bulunur. Helenistik dönemde Uzuncaburç, Olba Territoriumu’nun ibadet yeriydi. Roma döneminde Olba’dan ayrılmış ve özerk bir bölge haline gelmiştir. Özerk kente, bu dönemde ‘Tanrı, imparator kent’ anlamına gelen Diokaesareia adı verilmiştir. 12 dönüm üzerine kurulan kentin yapılarının birçoğu Roma döneminden günümüze ulaşmıştır. Diokaesareia’nın Türkler tarafından alınmasından sonra kenti çevreleyen yüksek burçları nedeniyle Uzuncaburç olarak isimlendirilmiştir. Uzuncaburç Antik Kenti’nin yapıları iki sütunlu cadde üzerinde yer almaktadır. Tören Kapısı, M.S. 1. yüzyıldan kalan Korinth başlıklı sütunlarıyla görkemli bir yapıdır. 36 sütunla çevrili Zeus Tapınağı geniş bir avluya sahiptir. Tapınak Hristiyanlık döneminde kiliseye çevrilmiştir. M.S.  2. yüzyılda yapılan 3 bin kişilik antik tiyatrosu, kemerli girişleri ile Zafer Kapısı, 5 katlı Helenistik Kule’si ve Hellenistik, Roma, Bizans dönemlerinde kullanılan kaya mezarları Uzuncaburç Antik Kenti’nin gezilecek yerleri arasındadır. 

Alahan Manastırı

Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri olan Alahan Manastırı, Mersin’in Mut ilçesine 20 kilometre mesafededir. 1300 metre yükseklikte dik bir yamaç üzerine kurulmuştur. Hristiyanlığın yayılması döneminde bu dine inanlar zorbalığa uğrama korkusu nedeniyle ibadetlerini gizli yapıyorlardı. Hristiyanların öncüleri St. Paul ve Barnabas Anadolu’da dinlerini yaymak için yola çıkmışlar ve konakladıkları gözden uzak yerlere manastırlar yapmışlar. Alahan Manastırı en iyi örneklerden biridir.  440-442 arasında inşa edildiği düşünülen Alahan Manastırı kiliseleri, vaftizhanesi, sütunlu yolu, kaya mezarları, hamamı ve keşiş odaları  ile Mersin’in gezilecek yerler listesindedir. Manastırın iki kilisesinden biri olan yıkılmış Batı Kilisesi’nden geriye kanatlı melek ve hayvan tasvirleri ile İsa büstü  kalmıştır. Taş kesme işçiliğinin ustalıkla kullanıldığı Doğu Kilisesi ise İstanbul’daki Ayasofya Kilisesi ile benzerlik göstermektedir. Mersin’in en etkileyici eserlerinden biri olan olan Alahan Manastırı’nı Evliya Çelebi "Ustasının elinden yeni çıkmış gibi duruyor" şeklinde tanımlamıştır. 

Mersin Arkeoloji Müzesi

Mersin ve bölgesinin tarihi ve kültürel zenginliğinin modern teknoloji yardımıyla en iyi biçimde anlatıldığı yerdir. Müze gezisi Paleolitik dönemden Cumhuriyet dönemine uzanan zaman tüneli ile başlar. Toplam 1435 adet eserin sergilendiği Mersin Arkeoloji Müzesi  ziyaretçilerini zemin katta Neolitik dönemin ilkel tarım düzeni, Roma döneminin takı ve giysi örnekleri ile zeytinyağı işçiliği örnekleriyle karşılıyor.  Bu bölümde ayrıca yanında su damlası şeklindeki pencerelerden içinde balıklar, anforalar, batmış geminin kargosu gibi çok sayıda ilginç sunumları izleyebilirsiniz. Kilikya’da ölü gömme geleneklerini yansıtan görseller, farklı özellikte lahitler ile bölgede varlıkları 14. yüzyıla uzanan Sarıkeçili yörükleri hakkındaki belgesel ziyaretçileri şaşırtıyor.  Müzenin birinci katında Yumuktepe Höyüğü, Soli Pompeiopolis Antik Kenti, Elaiussa Sebaste Antik Kenti ve Öküzlü Ören Yeri’nin tanıtımı yapılıyor. Aynı zamanda buralarda yapılan kazılarda ortaya çıkan tarihi eserler sergileniyor. Müzenin bahçesinde bulunan çok sayıda taş eser ise görülmeye değerdir. Mersin Arkeoloji Müzesi şehrin en önemli gezilecek yerler listesindedir. 

Elaiussa Sebaste Antik Kenti

Mersin’in gizli tarihi hazinelerinden biri de M.Ö. 2. yüzyılda dar bir geçitle karaya bağlı küçük bir adada kurulan  Elaiussa Sebaste Antik Kenti’dir. ‘Zeytin’ anlamına gelen Elaiussa ile  ‘görkemli, mutlu’ anlamına Sebaste iki ayrı şehirmiş. Birleşip Elaiussa Sebaste adını alan kent döneminde önemli bir liman kentiymiş. Bizans egemenliği sırasında Hristiyanlığı kabul eden şehirde, kiliseler inşa edilmiş ve yerleşim M.S. 6. yüzyıla kadar devam etmiş.  Mersin ile Kızkalesi arasında bulunan antik kent, Kızkalesi’ne 4, Mersin’e ise 55 kilometre mesafededir. Elaiussa Sebaste Antik Kenti’nin önemli yapıları arasında 23 basamaklı ve 2300 kapasiteli tiyatrosu yer alıyor. Kireçtaşından büyük bloklarla oluşturulmuş agorası, kireçtaşı ve mermer karolardan oluşan geometrik motif zeminli Bizans Kilisesi, tabanı mozaiklerle kaplı hamamı, antik su kuleleri ve surları ile ziyaretçilerine tarihi bir yolculuk yaptırıyor. Farklı şekillerde 100 anıtsal mezar ile lahit bulunan nekropol (mezarlık) alanı, şehrin tepesine yerleştirilmiş. Burayı görmeden antik kent gezinizi sonlandırmayın. 

Mersin Otelleri rezervasyonlarınızda cazip fiyat ve kampanya fırsatları için MNG Turizm ile bağlantı kurabilirsiniz.