Alanya, Antalya’nın en çok tercih edilen rotalarından biridir. Bu olağanüstü bölge, doğal güzellikleri ve tarihi yapıları ile tatilcilerin vazgeçilmezidir. Coğrafi özellikleri ve konumu ile Türk turizminin göz bebeği Alanya’nın sizin için hazırladığımız seyahat rehberini incelemeden yola çıkmayın:
Alanya Kalesi
Denizden ve karadan zor ulaşılabildiğinden, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan kalenin tarihi M.Ö. 2. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Toplam 10 hektarlık bir alana yayılmış Alanya Kalesi surlarının uzunluğu 6,5 kilometredir. Deniz seviyesinden 250 metre yükseklikte yer alan bir yarımada üzerinde bulunur. Alanya Kalesi’nde egemenliği altında kaldığı Helen, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan çok sayıda eser bulunur. Orta Kale’de yer alan iri blok taşlı, harçlı Helenistik sur duvarı M.Ö. 2. yüzyılda hüküm süren Diototos Tryphon dönemindendir. İçkale’deki kilise, Arap Evliyası, Cilvarda Burnu üzerindeki manastır gibi kalıntılar ise Bizans dönemine aittir. Kale 1221 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat tarafından alınır. Bu dönemde Alanya Kalesi mimari ve ticari açıdan en parlak dönemini yaşar. Yeni surlar, büyük sarnıçlar, Tersane, Kızılkule, Tophane ve İçkale’deki saray kompleksi bu döneminde inşa edilir. Kısa sürede hem Akdeniz’in önemli bir ticaret hem de gemi inşa merkezi haline gelir. Selçuklu’dan sonra Kıbrıs Krallığı, Karaman ve Alaiye Beylik’leri Alanya Kalesi’ni ele geçirir. 1471’de ise Osmanlı egemenliğine geçer. Süleymaniye Camisi, bedesten ve geleneksel Alanya Evleri Osmanlı döneminden günümüze ulaşan eserlerden bazılarıdır. Cumhuriyet döneminde kenti ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği doğrultusunda Alaiye adı Alanya olarak değiştirilir. Alanya Kalesi, Antalya’nın tarihi önemi kadar büyüleyici manzarası ile de görülmesi gereken en güzel yerleri arasındadır.
Kloepatra Plajı
Cam kadar berrak denizi ile Alanya’nın en popüler plajıdır. Mavi bayraklı Kleopatra Plajı adını Mısır’ın güzelliği ile ünlü Kraliçesi Kleopatra’dan alır. Günümüze ulaşan rivayete göre Roma generali Antony, aşık olduğu Kraliçe Kleopatra’ya, Alanya’yı bağışlar. Kleopatra Alanya’da bulunduğu sırada bu güzel plajda denize girer.
2 kilometre uzunluğundaki plajın en önemli özelliği suyunun berraklığıdır. Deniz gözlüğü ile daldığınızda, deniz altının güzelliğini ve rengarenk balıkları seyretmeye doyamayacaksınız. Kleopatra Plajı’nın bir diğer özelliği altın rengi kumudur. Plajda çok sayıda su sporları aktivitesi de bulunur. Antalya’nın en güzel plajları arasında yer alan Kleopatra Plajı’ndan muhteşem güneş batışı manzarasını seyretmeden dönmeyin.
Damlataş Mağarası
Alanya’nın doğal güzelliklerini keşfetmek isterseniz ilk duraklarınızdan biri Damlataş Mağarası olmalıdır. Mağaranın oluşumu 15 bin yıl öncesine dayanır. Deniz suyunun kayaları aşındırması sonucu oluşan Damlataş Mağarası, Türkiye’nin ve Antalya’nın turizme açılan ilk mağarasıdır. Mağara adını sarkıtlarındaki kireçli su damlalarından almıştır. Mağaranın dikitleri kireçli su damlalarının yerde donmasıyla oluşmuştur. Mağaranın girişinde yer alan 50 metrelik geçitten silindirik bir boşluğa, oradan da mağaranın tabanına inilir. Damlataş Mağarası ziyaretçilerini 15 bin yılda oluşan binlerce sarkıt ve dikitten oluşan büyüleyici bir manzara karşılar. Mağaranın yaz kış 22 derecelik ısısı, yüzde 95 nemi vardır. Havasında bulunan azot, oksijen, karbondioksit, radyoaktivite ve iyonların astım hastalığını tedavi ettiği bilinmektedir. Damlataş Mağarası’nın tedavi için günde 4 saat olmak üzere toplam 21 günlük kür uygulayan çok sayıda yerli ve yabancı ziyaretçisi vardır. Olağanüstü görüntülere şahitlik edeceğiniz bu güzel gezinize, Damlataş Mağarası’nın hemen önünde bulunan ince kumu ile ünlü Damlataş Plajı’nda devam edebilirsiniz.
Dim Çayı
Dim Çayı yeşillikler içinde doğayla baş başa kalabileceğiniz, Alanya gezilecek yerler listesinin ilk sıralarında yer alır. Alanya merkezine 6 kilometre uzaklıkta bulunan ve Toroslardan doğan Dim Çayı yaklaşık 60 kilometrelik bir yolculuk sonrası denize dökülür. Dim Çayı özellikle yazın Antalya sıcağından kaçıp serinlemek isteyenler için mükemmel bir alternatif sunuyor. Çayın çevresinde geniş bir piknik alanı bulunuyor. Dilerseniz çay üzerine kurulan platformlarda hizmet veren restoranlarda yemek yiyebilirsiniz. Eğer Dim Çayı’nın soğuk suyuna girmeye kararlıysanız restoranların kaydıraklarını ya da suyun üzerinde bulunan hamak ve halatları deneyebilirsiniz.
Dim Çayı doğa sporları için de mükemmel bir ortam sağlıyor. Eğer ilk kez rafting heyecanını denemek isterseniz zorluk derecesi düşük Dim Çayı doğru bir tercih olacaktır. Rafting yanında safari turları, dağ bisikleti gibi adrenalini yüksek aktivitelere de katılabilirsiniz.
Dim Mağarası
Alanya’da Antalya gibi mağaralar konusunda zengin bölgelerden biridir. Alanya seyahat rehberinizi planlarken Dim Mağarası’nı mutlaka listeye ekleyin. Alanya’ya 14 kilometre uzaklıkta bulunan mağaranın sarkıt, dikit ve travertenlerden oluşan efsanevi güzellikte bir görüntüsü var. Deniz seviyesinden 232 m yükseklikte olan Dim Mağarası’nın yaklaşık 1 milyon yaşında olduğu biliniyor. Pamukkale Salonu, Org Salonu, Avizeli Salon ve Göl Salonu olmak üzere dört ana bölümden oluşan Dim Mağarası, iki ayrı koldan dağın içinde ilerler. Kollarından birinin uzunluğu 50 metre, diğeri ise 360 metredir. Mağaranın sonunda 200 m² su yüzeyi bulunan küçük bir göl yer alır. Merdivenlerle inilip çıkılan Dim Mağarası’nda renkli aydınlatmalar kullanılmıştır. Dim Mağarası Türkiye’nin ziyarete açılan ikinci büyük mağarasıdır. Mağaranın bulunduğu yamaçtan, Dim Çayı’nın aktığı vadinin nefis manzarasını izleyebilirsiniz.
Kızılkule
Selçuklu sanatının en güzel örneklerinden biri olan ve Alanya’nın tarihi sembolü olan Kızılkule mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biridir. 33 metre yüksekliğinde ve 29 metre çapındaki Kızılkule, I. Alaaddin Keykubat tarafından Halepli yapı ustası Ebu Ali Reha el Kettani’ye yaptırılmıştı. Ebu Ali Reha el Kettani aynı zamanda Sinop Kalesi’nin de yapı ustasıydı. Kulenin alt kısımlarında kireç taşı, üst kısımlarında ise adını aldığı kırmızı tuğla kullanılmıştır. Kızılkule’nin sağlamlığını artırmak için harcının içine yumurta akı katılmıştır. Kızılkule’nin yapılış amacı Alanya Kalesi ve Tersanesi'ni denizden gelecek saldırılara karşı savunmaktı. Kulenin yüksek aralıklı, 85 basamaklı taş merdiveni bulunur. Sekizgen planda inşa ettirilen Kızılkule zemin kat, birinci kat, asma kat, açık kat ve açık teras olmak üzere beş katlıdır.
Yapının dış kuzey duvar yüzeyinde ‘Allah’a minnet’ yazısı, altında Alaaddin Keykubat adına yazılmış inşa kitabesi, güney duvarında ise ikinci bir inşa kitabesi bulunur. Giriş kapısının yan duvarında Kızılkule’yi yapan ustanın adı yazılıdır. Kızılkule’nin bugün sergileme alanı olarak kullanılan zemin katında kale muhafızlarının yatmaları ve dinlenmeleri için odalar, birinci katında ise bir su sarnıcı yer alır. Dar bir koridor şeklinde inşa edilen asma katta düşmana karşı kullanılan kaynar zift ve su dökme açıklıkları görülebilir. Açık terasın ortasında sarnıcın ağzı ve çevresinde aynı zamanda ışığı birinci kata kadar ulaştıran 16 adet havalandırma bacası bulunur. Gezinizin son katı olan Açık Teras’ta bu görkemli yapının kendine yakışan olağanüstü manzarası sizi karşılayacak.
Alanya Arkeoloji Müzesi
1967 yılında açılan Alanya Arkeoloji Müzesi, zengin eserleri ile Antalya’nın görülmesi gereken müzeleri arasındadır. Alanya Arkeoloji Müzesi, ilk kurulduğunda Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nden getirilen Tunç Çağı, Urartu, Frig ve Lidya dönemlerine ait eserler sergilenmiştir. Daha sonrasında Alanya ve çevresinin tarihi mirasından çıkarılan eserler ile zenginleşmiştir. Alanya Arkeoloji Müzesi arkeoloji ve etnografya olmak üzere iki bölümden oluşur. 14 kapalı ve bir açık teşhir salonu olan müzenin en önemli eseri Herakles Heykeli’dir. Heykel, Hylas’ın su perileri tarafından kaçırılmasını tasvir eden mozaik ile birlikte sergileniyor. M.S. 2. yüzyılda yapıldığı düşünülen bronz döküm Herakles heykelinin antik çağda, Akdeniz'deki korsanlar tarafından Alanya'ya bir ganimet olarak getirilmiş. Bronza yansıtılan kas ve iskelet yapısı açısından hayranlık uyandıran heykelin sol kulağında güneş sporu yapanlardaki kıkırdak deformasyonu göze çarpıyor. Herakles başında defne yapraklarından oluşan çelengi, sağ elinde topuzu, sol elinde ise öldürdüğü aslanın postu ile tasarlanmış. Vücut ağırlığının sağ bacağa verildiği heykelin yüzünde ise zafer sonrası mutlu yorgunluk ifadesini fark edeceksiniz.
Alanya Arkeoloji Müzesi’nin arkeoloji bölümünde Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma, Bizans dönemlerine ait bronz, mermer, pişmiş toprak, cam ve mozaik eserler ile zengin kül kutuları ve sikke koleksiyonu sergilenir. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait Türk – İslam eserleri de müzenin görülecek güzellikleri arasındadır.
Etnografya bölümünü Alanya ve çevresinden toplanan, bölgenin geleneksel özelliklerini yansıtan, Yörük kilimleri, heybeler, çuvallar, takılar, giysiler, silahlar, çeşitli ev eşyaları gibi örneklerden oluşturur. Alanya’nın geleneksel evlerini canlandıran ve aslına uygun olarak döşenen odayı mutlaka ziyaret edin.
Alanya Arkeoloji Müzesi bahçesinde ise Roma ve Bizans dönemlere ait taş eserler vardır. Ayrıca Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk yıllarına ait mezar taşları ile yazıtlar bulunmaktadır. Bahçenin bir bölümünde ise tarım köşesi yer alır. Bu bölümde zeytinyağı üretimi ve tarımda kullanılan aletler sergilenir.
Alanya Tersanesi
Selçukluların Akdeniz’deki ilk tersanesi olan Alanya Tersanesi, Kızılkule ile Alanya Kalesi arasında yer alan küçük plajın yanındadır. 1228 yılında I. Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılmıştır. Daha önce Sinop Tersanesi’ni inşa ettiren Keykubat, bu sayede ‘iki denizin sultanı’ unvanını kazanmıştır. Günümüzde denizcilik ve gemi konusunun işlendiği bir müze olarak hizmet veren Alanya Tersanesi’nin denize bakan cephesi 56,5 metre, derinliği ise 44 metredir. Alanya gezi rehberinin en önemli rotalarından biridir. Tersane 5 adet gözden ve gözleri birbirlerinden ayıran sivri kemerli duvarlardan oluşur. Tersane için gün ışığından en çok yararlanılan yer seçilmiştir. Tersanenin giriş kapısında bulunan yazıtta Keykubat’ın arması ve rozetler bulunur. Giriş kapısının üzerinde Keykubat’ın ‘karanın ve iki denizin sultanı’ olarak övüldüğü kabartmalı kitabeyi görebilirsiniz. Alanya Tersanesi’nin hemen yanında tersaneyi korumak ve savaş gemileri için top dökmek üzere inşa edilen Tophane bulunur. Tersane ile aynı yıl yapılan Tophane, dikdörtgen planlı ve üç katlıdır. Alanya Tersanesi ve Tophane özellikle geceleri, aydınlatması ile ihtişamlı bir görüntüye sahiptir.
Syedra Antik Kenti
Alanya’ya 23 km uzaklıkta bulunan Syedra Antik Kenti’nin tarihi M.Ö. 7. yüzyıla dayanır. Oldukça geniş bir alana yayılan kentin merkezi denizden 400 metre yüksekliktedir. Kent tarihi kadar eşsiz manzarası ile Alanya’nın mutlaka görülmesi gereken yerler listesindedir.
Syedra Antik Kenti günümüzde denizden bir hayli uzakta olmasına rağmen kalıntılarından kurulduğu dönemde bir liman kenti olduğu anlaşılmaktadır. Varlığını 13. yüzyıla kadar sürdüren kentin Roma döneminde ciddi bir planlama ile inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kentin su sisteminin yapılar inşa edilmeden önce planlanmış olması bunun örneklerinden biridir. Kent etrafı surlarla çevrilidir. Syedra Antik Kenti sarnıçları, vaftiz mağarası, zemininde mozaik kalıntıları bulunan görkemli bir hamamı, sütunlu caddesi, Akropolis, Gymnasium, kiliseleri, idari yapıları ile önemli bir Roma kentidir. Kent mozaik sanatı konusunda da gelişmişti. M.S 194 yılında Roma İmparatoru Severus’un kente saldıran haydutlara karşı imparatorluk tarafını tutan Syedra halkına gönderdiği teşekkür yazıtı Alanya Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.
Sapadere Kanyonu
Alanya’nın doğa harikası Sapadere Kanyonu, 400 metre yüksekliğe ve 750 metre uzunluğa sahiptir. Su, rüzgar ve yer hareketlerinin kayaları biçimlendirmesiyle yüzlerce yılda oluşan kanyon Alanya’nın ziyareti önerilen, güzel yerleri arasındadır. Sapadere Kanyonu’nda 350 metre uzunluğunda tahta ve çelikten yapılan yürüyüş platformu bulunur. Kanyon boyunca yemyeşil bitki örtüsü ve büyüklü küçüklü şelalelerin oluşturduğu manzaraya hayran kalacaksınız. Antalya’nın sıcak yaz günlerinde şelalenin altında bulunan ve yıl boyunca 0 -.12 °C aralığında ısısı bulunan doğal havuzun buz gibi suyunda yüzmenin keyfini çıkarın. Kanyon içinde yer alan çardaklar tertemiz havanın tadını çıkarmak için eşsiz bir fırsat yaratıyor. Sapadere Kanyonu gezinizi yaylalardan ulaşan tertemiz suda yetişen alabalık ziyafeti çekmeden sonlandırmayın. Kanyon özellikle fotoğraf severlerin gezi rehberinde mutlaka olması gereken yerlerden biridir.
Alanya Otelleri rezervasyonlarınızda cazip fiyat ve kampanya fırsatları için MNG Turizm ile bağlantı kurabilirsiniz.