Üye Girişi

Bir hesabınız mı var? Giriş Yap

Bir hesabınız mı var? Giriş Yap

Kişisel verileriniz, Kvkk Metni kapsamında işlenmektedir. “Kayıt Ol” butonuna basarak Üyelik Sözleşmesi’ni okuduğunuzu ve kabul ettiğinizi onaylıyorsunuz.

Mersin'de Mutlaka Görülmesi Gereken 10 Yer

Mersin'de Mutlaka Görülmesi Gereken 10 Yer

Mersin, Akdeniz’in eşsiz doğal güzellikleri ile öne çıkan şehirleri arasındadır. Tarihi zenginlikleri ve kültürel mirasına hayran kalacağınız Mersin, uzun ve seyrine doyum olmayan plajları ile de ziyaretçilerine kucak açıyor. Bir turizm cenneti olan şehirde konaklama yapacağınız her bütçeye uygun çok sayıda Mersin Otelleri bulabilirsiniz.  İşte Akdeniz’in eşsiz güzel kenti Mersin'de mutlaka görülmesi gereken 10 yer: 

Kızkalesi

KızKalesi

Mersin’in simge yapılarından Kızkalesi,kıyıdan 200 metre mesafede küçük bir ada üzerine inşa edilmiştir. Mersin şehir merkezine 60 kilometre mesafede bulunan Kızkalesi M.Ö. 4. yüzyılda, I. Leon tarafından yaptırılmış.  Bir zamanlar korsan gemilerinin barınak yeri olan kale,  görkemli yapısı ile hayranlık uyandıran güzelliktedir. Roma, Kıbrıs Krallığı, Bizans, Selçuklular, Ermeniler, Karamanoğulları, Fransızlar, Osmanlılar gibi çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan kalenin surları üzerinde üçgen, dörtgen ve yuvarlak biçiminde 8 adet burç bulunuyor. Kalenin batı yönünde ise denize açılan bir kapı yer alır. Kızkalesi’nin günümüze kadar ulaşan efsanesine göre kahin, ülkenin kralına çok sevdiği kızının bir yılan tarafından öldürüleceğini söyler. Kral kızını bu kötü kehanetten korumak için kıyıya yakın küçük ada üzerine bir kale yaptırır. Prenses kıyıyla bağlantısı olmayan bu kalede yaşamaya başlar.  Bir gün prensesin canı üzüm isteyince kral çok sevdiği kızı için sarayda hazırlanan üzüm sepetini kaleye gönderir. Sepetin içine bir yılan gizlenmiştir ve prenses üzüm yerken yılan onu öldürür. Mersin gezilecek yerler listesinde yer alan Kızkalesi’nin aynı adı taşıyan plajına mutlaka uğrayın. Kızkalesi Plajı’nda muhteşem manzaraya karşı yüzmenin keyfini çıkarın. 

Soli Pompeipolis Antik Kenti

Güneş anlamını taşıyan Soli kenti M.Ö. 700 yıllarında Rodos Adası’ndan gelen Dorlar tarafından kurulmuştur. Antik çağda özellikle Kıbrıs ve Mısır’a yapılan ticaretle zenginleşen Soli, Seleukos yönetiminin zayıflaması ile Armenia Kralı Tigranes tarafından saldırıya uğrar.  M.Ö. 67 tarihinde Romalı komutan Pompeius saldırılara son vermek için af dileyen korsanları bölgeye yerleştirir, kenti onarır ve yeni reformlar ilan eder. Yeni reformlar sonrası kent Soli Pompeipolis olarak adlandırılır. Kente Persler, Yunanlılar, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar egemen olmuştur.   526 yılında gerçekleşen Büyük Antakya depreminden etkilenen kent sonrasında Arap saldırılarına uğrar. Bu nedenle Soli Pompeipolis Antik Kenti’nde sadece sütunlu cadde, Soli Höyüğü ve antik liman günümüze ulaşmıştır. Sütunlu caddede bir kısmı figür başlıklı 33 sütun bulunur. 22 metre yüksekliğinde ve 300 metre çapındaki Soli Höyüğü’nden Erken Demir ve Roma dönemlerine ait keramik parçaları çıkarılmıştır. Antik limanda birbirine 200 metre mesafede bulunan iki dalgakıranın bir bölümü yer alır.  Soli Pompeipolis Antik Kenti, Mersin’in mutlaka görülmesi gereken yer listesindedir.   

Yedi Uyurlar (Eshab-ı Kehf) Mağarası 

Farklı inanışlarda 33 ülkede yaşandığı rivayet edilen Yedi Uyurlar’ın Anadolu’da önemli merkezlerinden biridir. Mersin’in ilçesi Tarsus’un 12 kilometre kuzeyinde yer alır ve Anadolu’da ‘Eshab-ı Kehf Mağarası’ olarak bilinir. Müslüman ve Hristiyanlarca kutsal kabul edilir. Putperestlikten tek tanrılı dini seçen yedi genç, Rum hükümdar Dakyanus tarafından putperesliğe dönmeleri için zorlanır. 7 genç, köpekleri Kıtmir ile birlikte bir mağaraya kaçarlar. Allah tarafından 300 yıl süre mağarada uyutulurlar. İlk uyanan, yiyecek almak için yakındaki kente gider. Alışveriş için elinde bulunan eski parayı verince yakalanır ve hükümdarın huzuruna çıkarılır. 7 arkadaşıyla birlikte 300 yıldır bir mağarada uyuduklarını söyler ve kentlilerle birlikte mağaraya geri döner. Ancak mağarada arkadaşları yerine yedi yavru kuşun tünediği bir yuva bulunur. O olaydan sonra mağara ‘Yedi Uyurlar Mağarası’ olarak adlandırılır.  300 metrekare büyüklüğündeki mağaraya 15 basamakla inilir. Mağaranın yanında 1873 yılında Osmanlı Padişahı Abdulaziz tarafından inşa ettirilen bir mescit yer alır.  Yedi Uyurlar Mağarası Mersin gezi rehberinin en önemli duraklarından biridir.   

Cennet Cehennem Çökükleri

Mersin’in mutlaka görülmesi gereken doğa harikası yerlerinden birisidir. Cennet Cehennem Çökükleri ya da Obrukları olarak bilinirler. Cehennem Çukuru, mağara tavanlarda bulunan aşınmaya karşı direnç göstermeyen karstik kayaların çökmesiyle meydana gelmiştir. Dar ve dik yapısı nedeniyle inilemeyen Cehennem Çöküğü’nün çapları 50 ve 75 metre, derinliği ise 128 metredir.  Efsaneye göre Zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha Typhon’u bir kavgada yener ve onu Etna Yanardağı’nın altına sonsuza dek kapatmadan önce Cehennem Çöküğü’nde hapseder. Cehennem Çöküğü’nün altından Cennet Çöküğü’ne doğru giden bir yeraltı akarsuyu bulunur.  
Cennet Çöküğü 250 ve 110 metre çapında, 70 metre derinliğindedir. Elips şeklindeki çöküğün güney tarafında 200 metre uzunluğunda bir mağara bulunuyor. 450 basamakla inilen mağaranın giriş kısmında, V. yüzyılda Aziz Paulus’un Meryem Ana adına yaptırdığı kilise yer alır. Cennet Çöküğü’nün güney ucundaki ilk evresi Hellenistik Dönem’de yapılmış Dor düzeninde, sütunlarla çevrili olmayan Zeus Tapınağı görülmeye değerdir. Hristiyanlık döneminde kiliseye çevrilen Zeus Tapınağı’nın kuzey duvarında Hellenistik ve Roma Dönemleri’nde görev yapmış 130 din adamının adları bulunur. Cennet ve Cehennem Çökükleri Silifke ilçe merkezine 25 kilometre mesafededir. 

Adam Kayaları

Görenleri hayrete düşüren Adam Kayaları’nın gizemi yüzyıllardır çözülememiştir. Her yıl yerli ve yabancı birçok kişi tarafından ziyaret edilen Adam Kayaları’nın kim tarafından ve ne amaçla yapıldığı hala bilinmiyor. Tarihlerinin M.Ö.  2. yüzyıla uzandığı düşünülen Adam Kayaları on bir erkek, dört kadın, iki çocuk,  bir dağ keçisi ve bir Roma kartalının kayaların içine oyularak yapılmış kabartma heykellerinden oluşuyor. 9 çerçeve içinde yer alan heykellerin tarzlarının farklı özellikte olması nedeniyle 250 yıl içerisinde tamamlandığı belirlenmiş. Heykeller yanında ölen rahiplerin isimlerinin kazındığı yazılar da dikkat çekiyor. Kayalar Erdemli’ye 30, Mersin’e 60 kilometre mesafededir. Mersin’in görülmesi gereken yerleri arasında bulunan gizemli Adam Kayaları’nı ziyaret etmeden geri dönmeyin. 

Yumuktepe Höyüğü

Mersin şehir merkezine sadece 1 kilometre uzaklıktaki Yumuktepe Höyüğü, M.Ö. 7 binli yıllara dayanan geçmişi ile Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biridir. M.S. 14. yüzyıla kadar yerleşimin devam ettiği Yumuktepe Höyüğü bu özelliği ile çok dikkat çekicidir. Dünyada tarımın ilk yapıldığı yerlerden biri olan Yumuktepe Höyüğü’nde, Cilalı Taş döneminde inşa edilen dünya tarihinde kaleye benzeyen ilk yapının kalıntılarına da ulaşılmıştır. Kazılarda çıkarılan eserlerin büyük bölümü Mersin Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Tarihi açıdan çok önemli bir yere sahip Yumuktepe Höyüğü’nün çevresi Kalkolitik dönemde surlarla çevrilmiş. Hititler döneminde surların duvarları güçlendirilmiş ve kent M.Ö. 1200 yıllarına kadar bu duvarlarla korunmuş. Büyük bir yangın sonucu kent neredeyse yok olmakla birlikte Yumuktepe Höyüğü özellikle Mersin tarihine en iyi ışık tutan bölge olması açısından mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. 

Aynalıgöl Mağarası

Hayvanlarını otlatan çobanın, bir kirpiyi takip etmesiyle tamamen bir tesadüf sonucu 2000 yılında bulunmuştur. Türkiye’nin en güzel mağaralarından biri olan Aynalıgöl Mağarası’nın dev boyutlardaki damla taşları hayranlık uyandırıyor. Mersin gezi rehberi gezilecek yerler listesinde mutlaka ziyaret edilmesi gereken mağara gerçek bir doğa harikası olarak kabul ediliyor. Uzunluğu 555 metre olan mağarada yaklaşık 46 metre derinliğinde bir göl bulunuyor. Göl adını ayna gibi yansıma özelliğinden almıştır. Aynalıgöl’ün kenarında yer alan sarkıt, dikit, sütun, duvar, perde damlataşları ve mağara iğneleri gibi yapıların oluşturduğu manzara ise görülmeye değer. Denizden 45 metre yükseklikte bulunan Aynalıgöl Mağarası’nın yaz kış sıcaklığı 25 derece ve nem oranı yüzde 80 civarındadır. Mersin Aydıncık ilçesinde bulunan Aynalıgöl Mağarası, dördüncü zaman başındaki son iklim değişikliğiyle buzul sonrası döneme geçişte oluşmuştur. Mağara buzul dönemine ilişkin bütün hidrolojik ve atmosferik verileri içerisinde saklı tutar. Bu özelliği ile bilimsel çevrelerde son iklim değişikliğine ilişkin Doğu Akdeniz'de ki tek kayıt noktası olarak kabul edilir.  

Mamure Kalesi

23 bin 500 metrekarelik alanı ile Türkiye’nin en büyük kalelerinden biri olan Mamure Kalesi’nin temelleri birçok Türk kalesi gibi antik çağda atılmıştır. Muhteşem bir manzaraya sahip Mamure Kalesi, 3 ya da 4 yüzyılda Romalılar tarafından Akdeniz ticaretini kontrol etmek amacıyla inşa edilmiştir. Yapımında büyük kesme taşlar kullanılan kalenin, iç avlu, dış kale ve iç kale olmak üzere üç bölümü bulunuyor. Kulede 39 kule, burçlar, su sarnıçları, cami, hamam ve 10 metre genişliğinde savunma amaçlı kullanılan hendekler yer alıyor.  Uzun yıllar Hristiyanların hakimiyeti altında kalan Mamure Kalesi’ni Karamanoğlu Mahmut Bey 14. yüzyılda ele geçirdi. O dönemde tadilat gören kaleye Mamure adı verilmiştir. Kalenin içinde yer alan tek minareli cami de Mahmut Bey döneminde inşa edilmiştir. 700 yıllık tarihi olan cami hala ibadete açık olarak hizmet veriyor. Mamure Kalesi, tarihi önemi kadar manzarası ile de Mersin’in mutlaka görülmesi gereken yerleri arasında bulunuyor. 

Uzuncaburç Antik Kenti

Uzuncaburç, Helenistik dönemde Olba Tapınak Devleti’nin parçasıydı. Roma İmparatorluğu döneminde Olba’dan ayrılıp, özerk bir bölge haline geldi. Özerk kente ‘Tanrı, imparator kent’ anlamına gelen Diokaesareia adı verildi. Hristiyanlığın kabulünden sonra Diokaesareia’da yer alan tapınakların bir bölümü kiliseye dönüştürüldü ve kent piskoposluk merkezi olarak kabul edildi. Diokaesareia Türkler tarafından alınınca, kenti çevreleyen yüksek burçlardan esinlenerek Uzuncaburç adı verildi. Uzuncaburç Antik Kenti’nde bulunan sütunlu cadde, İ.S. 1. yüzyılda yaptırılmıştır.  Yine aynı yüzyıldan kalan Tören Kapısı her biri 1 metre çapında ve 7 metre yüksekliğinde Korinth başlıklı sütunlarıyla oldukça dikkat çekici bir yapıdır. Zeus Tapınağı, Tyche Tapınağı, Zafer Kapısı, Tiyatro, Hellenistik Kule ile Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde kullanılan kaya mezarları Uzuncaburç antik kenti içinde yer alır. Mutlaka görülmesi gereken yerler arasında yer alan Uzuncaburç Antik Kenti Silifke ilçesine 30 kilometre uzaklıktadır. 

Anemurium Antik Kenti

Rüzgarlı burun’ anlamını taşıyan Anemurium’un M.Ö. 4. yüzyılda kurulduğu tahmin ediliyor. Mersin’in Anamur ilçesine 6 kilometre mesafede bulunan Anemurium Antik Kenti M.S. 1. yüzyılda gelişmeye başlamıştır. Toplam 1,5 kilometre uzunluğundaki zikzaklı sur duvarları da bu dönemde inşa edilmiş ve yapımında bölgenin mavi kireç taşı ile beyaz taşlar kullanılmıştır.  
Yukarı ve aşağı kent olmak üzere iki bölümden oluşan Anemurium Antik Kenti; Commagene Krallığı, Sasaniler, İsaurialılar, Araplar, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlı gibi çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmıştır. En önemli Roma kentlerinden biri olan Germaniopolis ile iyi ilişkisi olan kent, bölgedeki zengin doğal kaynakların ticaretinin yapıldığı önemli bir merkez olarak ün kazanmıştır. Geniş bir alana yayılan antik kentin M.S. 2. yüzyılda yapılan 900 kişilik tiyatrosu, su kemerleri ve iki katlı halk hamamı, erken Hıristiyanlık dönemine ait kilise kalıntıları mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor. 350 adet tek veya iki odalı mezar bulunan nekropol alanı ise Anadolu’nun en iyi korunmuş nekropollerinden biri olma özelliğini taşıyor. 

Mersin Otelleri rezervasyonlarınızda cazip fiyat ve kampanya fırsatları için MNG Turizm ile bağlantı kurabilirsiniz.